Skip to content

Asus Zephyrus G14 İnceleme

Published: at 03:42 AM

2025 başında, bir süre araştırma yaptıktan sonra hem işlerimi yürütebileceğim hem de büyümekte olan çocuğumla oyunlar oynayabileceğim bir laptop arayışına girdim. Daha önce 16” laptoplar kullanmış, ardından 14” laptoplara yönelmiş biri olarak, kesinlikle tekrar 16” bir cihaz istemediğimi biliyordum. Ancak işin içine oyun girince, piyasadaki laptopların ne kadar çirkinleşebildiğini de fark ettim. Bu nedenle karar verme süreci biraz uzadı. Özetle aradığım cihaz, oyuncu laptopu gibi görünmeyen, estetik açıdan hoş ve güçlü bir cihazdı.

Zephyrus

Onlarca alternatif arasından, özellikle alüminyum kasaya sahip olması ve “oyuncuyum” diye bağırmayan sade tasarımı sayesinde Asus Zephyrus G14 2024 modelini tercih ettim. Açıkçası birçok kişinin tavsiye ettiği gibi 32 GB’lık modeli değil, 16 GB olanı seçtim. Çünkü bu cihazı günlük kullanım için kullanmayacağım; dolayısıyla yüksek RAM kapasitesine ihtiyacım yok. Ancak 14” form faktörüne sahip birçok cihazda olduğu gibi, bu modelde de RAM yükseltme imkânı bulunmuyor. Özelliklerine biraz daha ayrıntılı bakarsak; Ryzen 9 8945HS işlemci ve RTX 4060 ekran kartına sahip.

Bu incelemeyi yazarken uzun süredir bir oyun laptopum olmadığını ve donanım konusunda sınırlı bilgiye sahip olduğumu belirtmeliyim. Yani bu yazıyı son kullanıcı açısından bir değerlendirme olarak düşünebilirsiniz. Ayrıca elimdeki MacBook Pro M3 ve severek kullandığım Linux işletim sistemiyle ilgili karşılaştırmalarda da görebilirsiniz.

Ekran Kalitesi

Donanım bilgim sınırlı olsa da Zephyrus’un ekran kalitesi şimdiye kadar gördüğüm birçok laptopun ilerisinde. Bildiğim kadarıyla 3K çözünürlüğe sahip bir OLED ekranı var ve özellikle siyahlar çok derin, renkler ise oldukça canlı görünüyor. Önceki laptoplarımda sıkça karşılaştığım ışık sızması gibi sorunlar Zephyrus’ta yok. Görsel kalite açısından MacBook Pro M3’ün ekranına oldukça yakın diyebilirim. Ancak okuduğum kadarıyla ekran parlaklığı konusunda MacBook Pro daha iyi. Yine de cihazı genelde evde kullandığımdan bu fark benim için çok anlamlı değil. Diğer yandan elimdeki Lenovo T470s ile karşılaştırıldığında ekran parlaklığı gerçekten etkileyici. T470s gibi dokunmatik olsaydı, daha da iyi olabilirdi.

Batarya ve Fanlar

ARM mimarisine sahip bir cihazdan sonra bu laptopla batarya beklentilerimi yeniden gözden geçirmem gerektiğini anladım. Açıkçası baştan çok büyük bir beklentim yoktu, ancak tüm optimizasyonlara rağmen pil ömrü tatmin edici seviyede değil. MacBook’larla kıyaslamak pek adil olmasa da düşük performans modunda bile kullanım süresi beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.

GHelper veya Armoury Crate gibi yazılımlarla enerji tüketimi ve fanları kontrol ederek sessiz bir kullanım mümkün. Ancak cihazı kendi haline bıraktığınızda, özellikle MacBook’tan sonra, fan sesi rahatsız edici seviyeye çıkabiliyor. GHelper ile bunu büyük ölçüde çözebildim. Ancak oyun oynarken fan sesi ciddi şekilde artıyor ve bu nedenle kulaklık olmadan oynamak pek mümkün değil. Ayrıca prizdeyken ve yüksek performans modunda günlük kullanımda da fan sesi sizi rahatsız edebilir.

Yazılım Geliştirme

Bu konuda asıl belirleyici unsur işletim sistemi oluyor. Donanım hakkında söylenebilecek şeyler sınırlı; birazdan onlardan da bahsedeceğim.

Genel olarak Windows, WSL ile gelişim gösterse de, bence hâlâ tam anlamıyla olgunlaşmış değil. Hâlâ bazı küçük ama sinir bozucu detaylarla uğraşmak gerekiyor. Örneğin, benim için en basit sorunlardan biri, Windows üzerinden oluşturulmamış bir SQLite dosyasını herhangi bir GUI client ile açamamaktı. Ayrıca VSCode’un WSL desteği iyi olsa da, native kullanım kadar pürüzsüz değil. Windows üzerinde geliştirme yaparsanız araçların çoğu iyi çalışıyor, fakat bu sefer terminal kalitesi düşüyor. En işe yarar çözüm benim için Git Bash oldu, ama hâlâ bir Linux terminali hissiyatını vermiyor.

Ancak Zephyrus’un güzel tarafı, Linux’u sorunsuz şekilde çalıştırabilmesi. Genelde Linux’u harici SSD’ye kurarak kullanırım ve bu süreç çoğu zaman zahmetli olur. Zephyrus ile hiç zorluk yaşamadan Linux kurabildim ve sürücülerle ilgili hiçbir problem çıkmadı. Bu anlamda şimdiye kadar yaşadığım en sorunsuz Linux kurulum deneyimlerinden biri oldu. Dual boot yerine harici disk kullanmamın sebepleri ayrı bir konu olsa da, şimdiye kadarki tecrübem şu yönde: Ya tamamen Linux kullanacaksın, ya da Windows’a geçeceksin. Aksi durumda bir süre sonra sinir bozucu oluyor.

Yazılım geliştirme performansına gelirsek; tıpkı birçok yazılımcı gibi ben de çok yüksek donanım gücüne ihtiyaç duymayan işlerle uğraşıyorum. 16 GB RAM ile kişisel projelerimde herhangi bir sorun yaşamadım. Elbette profesyonel işlerde 32 GB’lık MacBook’ların bile yetmediği durumlar olabiliyor. Ancak kişisel kullanım için Zephyrus fazlasıyla yeterli.

Genel Değerlendirme Aslında Zephyrus’u estetik tasarımı için seçmiştim, ama bir süre sonra bu tasarım da gözüme çok hitap etmemeye başladı. Benzer teknik özelliklere sahip ama daha uygun fiyatlı ve görüntü açısından da çok sıradan olmayan HP Omen gibi alternatifler de düşünülebilir. Pil ömrü sizi tatmin etmeyebilir, ancak diğer oyuncu laptoplarına göre daha iyi olabilir. Bu konuda kişisel deneyimim olmasa da, araştırmalarım sırasında böyle bir izlenim edindim.

Eğer fiyat konusunda biraz daha yukarı çıkabiliyorsanız, daha iyi alternatifler bulmak da mümkün.


Next Post
Vim kullanıcısı olmak